Gülçin Göktay’ın üçüncü öykü kitabı Karavanda Bayram, Mythos Kitap tarafından yayımlandı. Yazar Gülçin Göktay’ın sıcacık kaleminden doğan “Karavanda Bayram”, içsel bir yolculuğa davet ediyor okurları.
”Yazı,evrene iz…”
KİTAPLIK
‘’Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.’’ Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Dil Devriminin yaktığı ışık yolumuzu aydınlamayı sürdürüyor. Unutmayalım ki özgürleşen ve özleşen Türkçe cumhuriyetimizin güçlü sesidir. Yapıtta 50 yazar, şair ve akademisyenin yazılarına ve şiirlerine yer veriliyor.
MART-NİSAN.
Ş.Didem Keremoğlu ile Söyleşi, Dünya Kadınlar Günü Dosyası ve denemeler, öyküler, şiirler
MART-NİSAN.
Türkiye’nin en önemli felsefecilerinden olan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, kadın haklarının Anayasal bir hak olduğunun altını çizer. Kadının hakkı aslında insan hakkıdır. İnsan olmaktan gelen hak. “Hak” en anlamlı sözcüklerden biridir.
MART-NİSAN.
Ş. Didem Keremoğlu; 1962 yılında İstanbul'da doğdu. Üniversite eğitimini İngiltere’de tamamladı. Öykülerden oluşan ilk kitabı “yine hüzzam” 2019 , yılında“Evliliğim sadist bir monolog” 2021 yılında,
MART-NİSAN.
Gülsüm Bülbül: İlk öykünüzden başlayarak sizi tanımak isteriz? Neler söylemek istersiniz bu konuda? Ş. Didem Keremoğlu: Öncelikle bu söyleşi için Bulut-Yazar Dergisi'ne ve üzerinde ince düşünülmüş sorular için de size teşekkür ediyorum Gülsüm Hanım. Okuma yazma bilmeden de yazıyordum, desem... Hayali geniş hatta yalancı bir çocuktum. O günden kurmacanın içindeymişim anlayacağınız. Elinden kitap düşmeyen bir anne ile baba, çocuk tiyatrolarına, sinema ve sıkıntıdan çatlasam da sık sık müzelere götürülmem, kütüphanelerde geçirtilen
MART-NİSAN.
Mırıl mırıl çocuk sesi korosu. Çocuklardan birinin annesi; ‘sürekli çocuklarla berabersiniz bu gürültüye nasıl dayanıyorsunuz?’ ‘Gürültü değil ki, ahenkli müzik sesi bu, dünyanın bütün enstrümanlarının yer aldığı orkestra.’ O sırada hırçın bir ses ‘Haksızlık bu, sıra bendeydi.’ Başımı uzatıyorum, altı yaşında bir erkek çocuğu. Oyunda sırasını arkadaşı almış. Öğretmen hemen durumu fark edip, kuralları uygulayıp, haklı olanı öne alıyor.
MART-NİSAN.
Kadınlar hapsedildikleri karanlıktan kurtulmak için bir çığlık atmaya karar verdiklerinde; şu anda var olan kitle iletişim araçlarının, yazılı basın dışında hiçbirisi henüz keşfedilmemişti. 1869 yılının ağustos ayında Terakki Gazetesi devrim niteliğinde bir karar alıyor ve Terakki-i Muhaderat (Müslüman Kadının Yükselişi) adıyla kadınlara özgü bir ek yayınlıyordu.
MART-NİSAN.
Kadının toplumdaki yeri resimlense; sonsuz tuvale, dünyanın bütün renklerine gereksinim olur. Bin kere ölür yeniden dirilir, küllerinden doğan Zümrüdü Anka kuşu, düşsel dünyanın somut yaratıklarıdır her biri… Acılarını içinde sağaltırken; paylaşımcı yapısıyla yaşamın tüm zamanlarına sevinç, umut, mutluluk tohumları ekmeyi görev bilir
MART-NİSAN.
Usta yazar Vedat Türkali'nin senaryo olarak yazdığı “Fatmagül'ün Suçu Ne?”, film ve televizyon dizisi olarak belleklerde yer almaktadır. Senaryoyu hikâyeleştiren ise, Sebahat Altıparmakoğlu’dur. Hikâye bir tecavüzü ve sonra yaşanan olayları anlatsa da ülkemizin kültürel yapısı ve güç ilişkilerinin bir aynasıdır.
MART-NİSAN.
Araştırmacılar, İran’ın Jiroft bölgesinde bulunan, küçük bir şişe koyu kırmızı macunun, muhtemelen eski bir ruj olduğunu söylüyor. Scientific Reports dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre ruj, MÖ 1936 ile 1687 yılları arasına tarihleniyor.
MART-NİSAN.
Kitap adını alan kırgınlık, kırıklık, kırılganlık hiç bitmeyen hep süregelen biz insanlara özgü duygulanımlardır. Bu duygular ki davranışlarımızı da yönlendirir iyi veya kötü. Değerli Eğitimci Yazar Nazmi Bayrı, bu kitaplarındaki öyküleriyle ezilmiş, dışlanmış, horlanmış, yok sayılmışlara tutar aynasını. Üçlemenin üçüncüsünü okuduğum, “Kırılgan Öyküler”
MART-NİSAN.
Ruh açlığını doyurmak, tehlikeli sularda kulaç atmak, iyimserlik ışığına tutunarak yol almaktır şiirde yolculuk. Şair sözcüklerin anası, babası, yâreni, dostu, kaprisli sevgilisidir. Yazmak coşku işidir. Şair zamansızdır, zaman dilimi yoktur onun için. Tüm zamanlar şiiri için yaşam alanıdır. Sami Aydoğan bu yaşam alanını kısıtlamadan kullanmış şiirlerinde. Bu da şiire yaşamsallık, kalıcılık kimliği kazandırıyor.
MART-NİSAN.
Gizli vejetaryen Nihat Bey’in hikâyesi gördüğü bir rüya ile bir gecede başladı. Bir gece rüyasında her tarafından kanlar akan onlarca koyun ve sığır Nihat Bey’e görünmüş ve “Yıllarca yemiş olduğun hamburgerler, köfteler, kıymalı pideler ve kıymalı makarnalar aslında bizim kollarımız ve bacaklarımızdı” diyerek kanlı bedenlerini Nihat Bey’e sürtünmeye çalışmışlardı.
MART-NİSAN.
O acı günden sonra, zaman buldukça, özellikle de çarşamba günleri gelip burada kahvaltı yapıyorum. Bu sokakta bir çocuk öldürüldü. O günü unutmak istemiyorum,
MART-NİSAN.
Bilgisayarımın başında birkaç sözcük daha ekleyebilir miyim yazıma ya da fazlalıkları çıkarabilir miyim diye düşünürken bir kahve molası verdiğinde eşime anlattıkları çarpıyor
MART-NİSAN.
Çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği kadim kentimdeyim. Doğup büyüdüğüm sokaklarında dolaşıyorum, sabahtan beri. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Pek çok evde konuklayabilirim. Ama hiçbir yere de gidemem. Bilemiyorum. Belleğim darmadağın. Karar vermeliyim. Gün uzun, havanın kararmasına daha var.
MART-NİSAN.
Delikanlının, her geçen gün mücadele gücü azalıyor ve ölüp kurtulmak istiyordu. En ufak bir hayal kırıklığıyla ölüm kararı almış olanlarla çalışmışlığım çok olmuştur.
MART-NİSAN.
tabip yazısı ömrüm/ seçilmiyor yazgısı/… baba tarafından Erzincan- göçkünü ocağım; /savaştan/ 1916’da; evvel Amasya/ ertesi yıl, yol boyu/ Eymir Köyü/ Havza/
MART-NİSAN.
GÖRÜCÜYE ÇIKAN PORTAKAL parlak ışığın altında/ turuncu ve sabırlı/ görücüye çıkmış portakalın biri…
MART-NİSAN.
Suçistan da dört mevsim, Tarih düşecek notunu elbette, Güneşin tutsak, Ayın karanlığında, gölgelerin uzanıp, köşe başlarında,
MART-NİSAN.
Üşümüş ruhları kim ısıtır/ Çatlamış cam kalpleri kim onarır/ Dağılmış canları kim toplar/ Kırılmış hayalleri kim yapıştırır
MART-NİSAN.
kuğu tüyü kadardı ağırlığın/ kollarımda yanıp sönüyordu yıldızlar/ sokak hafif karanlıktı gözlerin ışıldıyordu/ ışıldıyordu sevdaların gümüş yaprakları yüreğimde….
KASIM-ARALIK.
Şairin Odası: Çok büyük bir oda… Giriş kapısının karşısındaki duvarın dibinde şairin yatağı ve hemen yanında aydınlık bir pencere.
Z.KUŞAĞI
Ablam ve ağabeyim var benim. Üç kardeşiz. Çocuklarını büyütürken, Dünya adlı evimizde tüm insanlar birlikte yaşıyoruz, parmak izlerimiz gibi dilimiz, dinimiz, rengimiz, yaşantılarımız farklı olsa da hepimiz biriciğiz diyen anne babanın evlatlarıyız.
Z.KUŞAĞI
Tam göğsünüzden vurulup, siz olamadığınız bir hayatı yaşamaya itildiğiniz, yolunuzu normal seyrinden saptıranlara ''dur'' diyemediğiniz, savunmasız dönem!
Z.KUŞAĞI
Zeynep Ela Demirel’in kitabı, okulunun düzenlediği etkinlikte daha önce okumadığı bir kitabın resimlerinden yola çıkarak kendi hikayesini yazmasıyla oluşmuş. Hikâyede arkadaşlığın, yardımlaşmanın, oyunun güzelliğini vurgulayan