...
Başlık : Esrik Roman ADSIZ OZANLAR KENTİ// Serdar Koç (M. LorisLemur M.)
Yazar : (M.Loris Lemur M) Serdar Koç

-XX-

Şairin Odası: Çok büyük bir oda…
Giriş kapısının karşısındaki duvarın dibinde şairin yatağı ve hemen yanında aydınlık bir pencere.
Diğer iki uzun yan duvarın neredeyse tamamı kitaplık.
Yatağın hemen yan duvar çaprazında şairin çalışma masası var. Üzeri; açık kitaplar, irili ufaklı kâğıtlarda kısalı uzunlu notlar, dize kümeleri, şiir çalışmaları vb. karma karışık…
Ve masayla uyumlu, rahat bir koltuk sandalye…
Ortalıkta rastgele birkaç berjer koltuk ve sehpa…
Oda büyük bir yerleşkenin ara katlarından birisinde. Dışarıdan gelen; genç insan cıvıltısının gerisinde uzaklardan, belli belirsiz, derinden derine gürültümsü çok hafif uğultusu hissediliyor kentin.
Odada neşeli bir hava var. Şaire, ömrünün son deminde bu çalışma odası tahsis edilmiş.
Giriş kapısının yanında, banyo ve helâya açılan bir kapı daha var. Mutfak yok.
Kahvaltısı düzenli değil pek ama çişi çok düzenli. Her sabah, kalkınca mutlaka def-i hacet eyler ve bütün gün bağırsakları rahat eder. Sabahları dişlerini fırçalamayı ihmal etmez hiç.
Yine her sabah bir çeyrek saat egzersiz yapar ki beli ve dizi onu taşıyabilsin.
Gün aşırı banyosunu da ihmal etmez. Sağlığına özenlidir.
Öğle yemeğine bayılıyor, öğrenci yemekhanesinden geliyor her gün. Beraberinde bir küçük demlik de çay getiriyorlar. Aslında şairle birazcık sohbet edebilmek dertleri, çay bahane.
Akşamları, uyarına gelirse, bir iki çeyrek saat yürüme mesafesindeki meyhaneler sokağında soluklanıp birkaç kadeh rakı ya da bir iki litre bira yudumluyor, muhabbet deminde…
                             ***

Hangi sevdadan kalansın, sen hangi kara sevdadan, ey kalbim…
İçinden bir dilek tut der bilici, ben hep seni dilerim, seni çaresizce.
Seni özlerim, seni okurum geceler boyu, leb-i lâl hatimler
indiririm…

-Gece yarıları hazindir, bir başka gün başlamıştır, henüz ait olmadığın-

dudaklarım gömülüp kalır hasretine
ömür boyu, ah ömürler boyu
yitik vadiler, zamana boyun eğmiş
bir de senin derin vadilerin ah
gövdenin vadileri, hep taptaze
yıllara meydan okuyan.

            ***

Bugün onunla söyleşiye geliyorlar, bir televizyon kanalından. Beş altı kişi doluşuveriyor odasına. Kamera ve mikrofonlarıyla etrafını çeviriveriyorlar. Uyarıyor onları, iyi hazırlandıysanız verimli bir söyleşi geçer aramızda. Bana bırakırsanız, milyonuncu kez anlatırım hayat hikâyemi…
Bebekliğim…

***

Biz bize gececiler gecenin dibindeyiz. Sende ölüyorum
kendimce sunarak sana kendimi sence.

Yüzünden başka bir yeryüzüne gitmeyeceğim, yâr yüzünden başka bir ülkem yok. Hükmü yok sensiz.

(Can feda sevdalar ikliminde. Aşk özveridir, demiştin ya! Hani?Aslı kerem oldu, mecnun Leyla. Geride kaldı temmuz, önümüz kış…
-Çocukluğumun al elmasını, uzansam tutacağım sanki çiçek tomurcuğunu

 

Siz olsaydınız bu romanı nasıl sürdürürsünüz?

info@bulutyazardergisi.com.tr

 

Sayfa : 21