...
Başlık : GÜZİDE BİR DİLEK
Yazar : Fadime Tekelioğlu

Babası olduğunu öğrenince tedirgin olarak içeri buyur ettiğim alkol almaktan burnu kızarmış, bu yaşlıca Beyefendi neden benimle ev arkadaşım Narin hakkında konuşmak istiyordu?

“Güzide Güzin Hanımefendi’ciğim, kıymetli vaktinizden çalmak istemezdim. Ancak takdir edersiniz ki bir baba evladının istikbalinin kararmasına göz yumamaz. Kızım diye söylemiyorum, Narin çok aklı başında bir kızdır, kafasına koyduğunu yapar… O da rahmetli annesi Refika gibi istikrarlıdır. Refika, ailesinin onu evlatlıktan reddetmesine rağmen benimle evlenmişti. Narin’in doğumuyla ailesiyle barışmıştık ya karım benimle evlenerek ailesinin zenginliğinden mahrum kalmıştı. Boşuna “kısas kıyamete kalmaz” dememişler güzide Güzin Hanımefendi’ciğim, Refika nasıl ailesini karşısına alıp paradan puldan vazgeçtiyse Narin evladım da beni dinlemiyor. O uyuşturucu bağımlısı, zengin aile çocuğu, şımarık hovarda Yusuf’la görüşmeye devam ediyor. Onu çok seviyor anlaşılan. Ama güzide Güzin Hanımefendi’ciğim, eğer yardım etmezseniz ve Yusuf’la evlenirse güzel kızımın hayatı mahvolacak!”

Daha önce karşılaşmadığım, hantal görünüşüne aykırı olarak kibarlıktan kırılacakmış gibi konuşan bu adamın bana sürekli güzide Güzin Hanımefendi olarak hitap etmesine gülesim geliyordu. Neredeyse “ Güzide Fahrettin Beyefendi, benim adım Güzide değil, Güzin” diyerek pot kıracaktım. Adamın benden arkadaşımın özel hayatına karışmamı istemeye ne hakkı vardı? Narin’in sömestr tatillerinde bile eve dönmemek için bahaneler yarattığının farkındaydım. Cici annesi Kezban’la telefonda nezaketen görüştüğünü biliyordum. Ama bu sömestr baba evine dönmüş, bütün tatilini orada geçirmişti. Demek ki Yusuf onu baba ocağına döndürmüştü. Narin’in Yusuf’u ne kadar sevdiğini biliyordum. Evde sürekli ondan gelen çiçekler vazolarda durur, çikolata kutuları hiç eksilmez. Yine de Yusuf’un onu ailesinden istettiğini ve reddettiklerini bilmiyordum. Zengin bir ailenin varisi olan Yusuf ailenin tek erkek çocuğuymuş. Ancak uyuşturuya alışmış, o yüzden okulu terk etmiş. Ben onu lüks spor arabalarla gezen, sessiz, nazik biri olarak tanımıştım.

“Boşuna “kısas kıyamete kalmaz” dememişler güzide Güzin Hanımefendi’ciğim. Eğer yardım etmezseniz onunla evlenirse kızımın hayatı mahvolacak. Refika nasıl ailesini karşısına alıp paradan puldan vazgeçtiyse sevgili Narin’im de beni dinlemiyor da Yusuf’la görüşmeye devam ediyor. Allah korusun, kızımı da uyuşturucu belasına bulaştırıverir... Zaten bu sömestr derslere devam etmemiş, sınıfta kalacak ya yine de eve dönmemiş. Sen en yakın arkadaşısın, seni dinler. Onu bu evlilik sevdasından vazgeçirsen...”

Aynı sözleri tekrar edip duruyor. Ben bu konuda Narin’le empati kuramıyorum. Babam, ben doğmadan önce ölmüş. Beni anneannem büyüttü. Anneciğim canını dişine takarak çalışıp bizim geçimimizi sağlıyor. Narin çok farklı, annesini kaybedince, babasını Kezban Hanım’la paylaşmakta zorlandı sanırım. Ama hayat devam ediyor. Hacı Emmi karısını gömerken takkesini düzeltirmiş. Adam da evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış. Narin’in dört kardeşi varmış. Onların varlığını babası anlatılınca öğrendim. Narin, isimlerini bile bilmediğim bu kardeşlerinden hiç bahsetmez. Analığı çok tutumluymuş. Çocukluğunda Kezban Hanım zeytinleri tabağına sayarak koyarmış. O yüzden kızcağız kahvaltıda en çok zeytin yemeyi seviyor. Kezban’ın cimriliğinden dert yansa da harçlık açısından sıkıntı çektiğini görmedim. Yoksa zengin bir aileye gelin olmayı mı düşünüyor? Yusuf’a körkütük aşık mı, değil mi? Bilemiyorum. Yusuf yakışıklı, güzel yeşil gözleri var, ancak bakışları cansız, sanki kendi içine çekilmiş gibi. Narin’i görmek için çok sık şehre geliyor, işler güçler onu pek ilgilendirmiyor anlaşılan.

Empati kuramıyorum dediysem de ben aşık olsam evlenmeye karar verecek olsam, ev arkadaşım da olsa Narin bana gelip evlenme dese, hoş karşılayabilir miyim? Kızmasam bile ona bu benim problemim der, onu ilgilendirmeyeceğini söylemez miyim?

Halbuki o çok rahat kendisini benim yerime koyabiliyor. Ferhat’la benim ayrılmamıza Ferhat’ın değil, benim yol açtığımı söylemişti. Ben Ferhat’ın oturmamış bir kişiliği olduğunu, daha olgunlaşmadığını söylediğimde “Kızım sen kendine erkek arkadaş değil, baba arıyorsun”, diyerek geçmişime ayna tutmamış mıydı?

Babası beni sorguya çekiyor. Kem küm ediyorum. Düşünüyorum da final zamanı kendi derdime düştüğümden onunla ilgilenememiştim. Sabahları tek başıma kahvaltı edip evden fırladığımdan çoktandır okula beraber gitmediğimizi anımsıyorum. Eve geldiğimde onu saçı başı dağılmış görüyordum. Yusuf geldiğinde zaten dışarda oluyordu. O da sık sık Narin’i görmeye geldiğinden arkadaşımdaki değişiklikler dikkatimden kaçmış olmalı. Adam sorguya çekmeğe devam ediyor.

“Aslında Narin’e gönderdiğim harçlıkta bir değişiklik olmadı, senden borç istediği falan oldu mu? “
“Bir kez oldu ama hemen ödedi. “
“Ay başında mı ödedi?”
“ Hayır iki gün sonra verdi. Neden?”
“Yusuf’tan almış olmalı! Her neyse bu günlerde sinirli mi ?”
“Yok, aslında çok beraber olamadık malum finaller “
“Ama o finallere devamsızlığı yüzünden girememiş. Bu günlerde zayıflayıp kilo verdi mi?”
“Hayır, niçin soruyorsunuz? “...

Adam acaba kızı dersleri ektiğine göre uyuşturucuya başlamış mıdır diye mi düşünüyor? Yusuf her gün buraya gelmiyor ki. Derslere ilgisinin azalması, uyuşturucuya başlamasından kaynaklanıyor olabilir mi? Ama Yusuf uyuşturucu kullanıyorsa o Narin’in sorunu. Madem ki seviyor, Yusuf’u tedavi olmaya ikna etsin. Ben ne karışırım. Adama bunu anlatmağa uğraşıyorum.

“Güzide Güzin Hanımefendi’ciğim, ailesi Yusuf’u bu beladan kurtulması için bir kliniğe yatırmış, ama onun S… beldesinde bir kızla beraber gezdiğini duyunca alıp gelmişler. Aman yarabbi, yanındaki kız belki de Narin’di. Biz onu okulda zannederken… Durduk yerde yanıma kahyasını gönderip kızımla evlenmesini artık düşünmediklerini söyletmesi bu olaydan kaynaklanıyor olabilir.”

O sanki beni duymuyor. Kendi kendine konuşur gibi. Akranların söylediklerinin daha etkili olacağını duymuş. Beni dinlerse Yusuf’u bırakır diye zorlayıp duruyor.

“Bak Güzin Hanım kızım, sömestr tatili geldi. Sen ve Narin’i bir kayak merkezine göndersem beraber tatil yapsanız, Yusuf’tan Narin’i uzaklaştırsak. Narin seni sever, bizleri dinlemese bile sana açılır. Sen de onu bu evliliği artık Yusuf’un ailesinin de istemediğini anlatıp onu bu evlilik sevdasından vaz geçirsen…”

Kardeşim gibi sevdiğim Narin’e bu konuda baskı yaparak evlenmemesini söylesem mi? Tatil iyi fikir ancak Narin Yusuf’u bırakıp benimle tatile gelir mi? Benim hayalini bile kuramayacağım, parasını asla sağlayamayacağımı tahmin edeceği bu tatile gelir mi? Babasının deyimiyle sonradan pişman olacağı bu evliliği yaparak geleceğini heba etmemesini söylesem mi? Ama Narin kimseyi dinlemez ki, kendi kafasının dikine gider boşu boşuna kızla aramı bozmasam mı, Bu onun hayatı, ben onun özel yaşamına ne hakla müdahale edebilirim ki. Bu konuda düşünmesini sağlamakta bu tatilin bir yararı olur mu, siz ne dersiniz?

 

Sayfa : 1