...
Başlık : Esrik Roman ADSIZ OZANLAR KENTİ
Yazar : (M.Loris Lemur M) Serdar Koç

-XI-

Meyhanede inzivaya çekilmişti, gezgin ve münzevi. Münzeviyken gezgin, gezginken münzevi…

Başka bir ülkenin tek tebaalı yurttaşı, şiir tanrısının torunu. ‘O’. Ora’dan. Ora’lı.

Ruhun dipsiz kuyusundan çekiyordu şiirini, ay aydınlığında gecenin. Ve bazen de gündüzün…

Güneş tutulmuştu şiire. Her şairin bir şiir ruhu, o ruhun da dipsiz bir şiir kuyusu vardı.

Ölümlüler bir müddet eğlensin diye yeryüzü evinde sözcükleri tutuşturmuştu, ateş hırsızı.

Ölümlülerin en güzel eğlencesi şiir, bir vakitler. Bence de…


Can-ı gönülden bak ağaçlara, ki gözüm, her biri başka yeşil. Lipelip manzara. Her şairin yeşili de…

Kendi devriminin ordusu ve neferiydi. Mermisi sözcüklerdi. Metal ve mermisizdi ama‘O’.

Evrenin ezgisini hisseder ve seslendirirdi. Bütün’ün duygusuna sahipti ve paramparçaydı.

Tarihe şerh düşen devrimci.
Yaşlandıkça yüreği yufka…

Sözcük zindandır şaire, oradan dizeler belirir, aşarak çağın idrakini, kalabalıkta yalnız yaşar.

Gam vakti, varlık giysisinden soyunup, yok’a revan…

Sırrına ermişti hikmetli yârin. Ya da öyle sanırdı. Ama söylemezdi. Yeryüzü yetimlerine veli…

Mutsuzluğunu içine atar hep, dışı tebessüm. İçi yangın yeri dışı serin.

Vücudun zulmetinden aşk’a sırlanan… Vücut zulmete düşer bazen, her zaman sunmaz olanaklarını…

Simsiyah bir kütle halinde, şiir yazmanın işkencesi. Süt beyaz.
Yaz.

Sözcüklerden bir satıh şiir, derinde hece hece, harf harf sırlanmış, gizil ses, sessiz…

Yankılandığı her yürekte ayrı can bulur, can verir, mutlanırdı.

Yarasının kabuğunu soymak için akşamları alkole yatırırdı.

Aklı yatmaz, bir daha, bir daha oynardı sözcüklerle. Cilveleşirdi.

Gözyaşından mürekkep imgeler damlardı dizelere, ziyadesiyle mesut.

Gökte yıldız burcum, ekmeğim, suyum, kalpte yakılan ateş, yeryüzünde yakılan ilk ateş, yerim-göğüm, tapınağım, anam ve tanrıçam, şarkım, şiirim… Gündüz hayalim, gece düşüm. Ayalim. Sevgilim.

Hamd-ü senalar şol yâre, yârene, meyhane musahibi muganniye…

Açıldı pencere ve gördüm o billur avazeyi. Sırrına erdim. Eridim. Çözdüm. Çözüldüm.

Yazdığım bütün şiirler, ah! Sana adanmış, sensizliğe yazgılı, uzun bir ağıt…

Sonunda sen kazandın, ufaladın beni, helali hoş olsun. Bir taşımlık sevi. Bir evlek ömür.

Dilin ezgisinde yurtlanır. Aşk kadar yakın, aşktan azade. Ve öyle tutkun ki vuslata… Şiir yazmak hevesiyle; “tüter içinde eski buhurdan" (C.S.T.) Yaşlandıkça gençleşir.

Hangi derin anılara kaldın serdar, yazamadıkların dışında. Hangi bir…

Uzun okumalar ve az biraz yazarak/ tan… Hasta nabzı sayar gibi. Geceler boyu…

Uzak çağların, artık yitirilmiş olan, çocuksu masumiyetini özlüyordu.
Bildiklerini geçici olarak unutur, geçmişin belli belirsiz hatırasıyla yazardı.

Dünya şiir ve kültür mirasını mümkün olduğunca okuyup içkinleştirerek…

Bilgi buhuruyla, kendi şiirini…

Şairler kendilerine vahiy gelen özel insanlardır; Ayetleri dizeler halinde iner, imge melekleriyle.

Rüyadan anımsananlardır; hayal meyal/ ki; Anımsamak; külü deşerek közü yeniden görmektir.

-Şiirin etrafında geziniyor, bahtı açık bu gece. Apaydınlık, pîrüpâk şairhane.

Ruhunu merak ediyorsan aynaya bak, ruhun sende görünür.

Senden başkası değil, aynada gördüğün. Ruhun senden başkası değil.

Kendi küllerinden doğamaz artık kül olmuş insan.

Düşlerde yaşayan düşüm, şiirlerde hayat bulan.

deşelim mi sözcüklerin içindeki usareyi, üzüm ezer,

şıra süzer gibi, kabuğumuz kızarıp da ağarır ya hani,

açalım mı sözcüklerin falını şair,
ne belirir kâğıtta…

insan’ın büyük yalnızlığı,
büyük boşlukta yansırken biçare

bütün’ün duygusu’nun
aydınlanma an’larıdır, ki şairane

evrenin iç sesine buluğ çıkarır şair
ve şiir ve imge…

(isyanı olmayan şair m’olur/
boşaltmıyorsa kanın hokkaya

batmıyorsa yüreğine divid/
esriyip “her dem belayı aşktan”)

Siz olsaydınız bu romanı nasıl sürdürürsünüz?

info@bulutyazardergisi.com.tr

Sayfa : 11