...
Başlık : KURŞUN ASKER
Yazar :       Burcu KAYGISIZ

                Birçok oyuncakçının vitrininde en seçkin oyuncaklardan biriydi bir zamanlar kurşun asker! Gelip geçenlerin gözleri kamaşıyordu. Parlaktı. Bir savaşçının tüm donanımlarına sahip, zırhlarını giyinmiş heybetinden herkesin ilgisini çekmişti. Birçok çocuğun rüyalarını süslemiş, adına masallar yazılmış, hikâyeleri anlatılmıştı. Yıllarca en parlak şekli ile ün yapmıştı. O kadar çok talep almıştı ki, benzerleri yapılmış ordular kurulmuştu. Çocukların oyuncaklarını kendileri seslendirip kendileri masalsı bir yaratıcılıkla oynadıkları dönemde her çocuğun bir kurşun askeri, her kurşun askerin bir ruhu, bir hikâyesi olmuştu.
                Bir gün çocuklar oyunlar oynarken hikâyeler yaratmayı, oyuncaklarına ruh katmayı, onlara kimlikler bulup benliklerini oyuncaklarına aktarmayı bıraktı. Kurşun askerlerin yerini, konuşabilen şarkı söyleyen kahramanlar, uzaktan kumanda ile hareket eden arabalar, hayal gücünü hafifletip eylemi kendiliğinden var eden oyuncaklar aldı.  Zamanla gelişti gelişti… Öyle ışıklı bir dünyaya dönüştü ki... Kurşun askerin parlaklığı tüm bu ışıklı dünya içinde yetersiz kaldı… Ve vitrin önünden alınıp tozlu raflara kaldırıldı…
                Artık kurşun asker ‘’zırhlarına rağmen’’  kendini güçlü hissetmiyordu ve tüm parlaklığına rağmen kimsenin ilgisini çekmiyordu. Tam yeterince iyi olmadığını düşünmeye başlamıştı ki, o çocuklar büyüdü ve içine ruhlarından bir parça katmadıkları şeylerin aslında değerli olmadığını anladı, zamanla oyuncakçı raflarından sahaflara doğru yol alan kurşun askerler eski değerinin de üzerinde bir üne kavuştu , ve artık yenileri üretilmediği için kalan parçalar daha değerli, yeniden üretilenler ise eskileri gibi değildi. Ve aslında kıymetli olanın içine ruhumuzu katabildiğimiz, hayal gücümüzü zenginleştiren, içimizdeki o ışıklı yaratımları keşfetmemize neden olan şeyler olduğunu bilen yetişkinlerdi artık kurşun askerleri bir zamanlar başucunda uyutmuş o çocuklar…
                Yolunuz düşerse antikacılara ya da sahaflara rafları inceleyin, belki çocukluğunuzdaki kurşun askerin, porselen bebeğin, kara şimşeğin bir benzerini bulursunuz. Ve çocuklarınıza içine ruhunu katmanın, hayal ederken var etmenin, bir şeyin değerinin ancak kişiye hissettirdikleriyle ölçülebileceğinin inceliklerinden bahsedersiniz. Ve belki alıp evinize götürürsünüz. Ve ona her baktığınızda gerçek değerin parlaklıkla ilgili olmadığını hatırlarsınız. Ve kurşun askerinize ruh katıp onu hayal gücünüzle yaşatırsınız.
                Kurşun asker gibi kendi değerinin farkında olmayıp, İçindeki ruhun hakkını veremeyenlere ithafen…

 

 

 

                                                                                                                                        

 

Sayfa : 15