...
Başlık : RENKLİ TÜRKÇE SİNEMASKOP Ve ÇOCUKLAR
Yazar : Elçin Toker

          Yağlıboya resim yapmaya başladığımda otuz dokuz yaşındaydım. Ablam, ‘Sana çocukluğunda olması gerekenden fazla mı yardım ettik? Kendi başına yapacaklarının önünü mü kestik?’ der. Gerçi evlenip onları yemeğe davet ettiğimde de coşkuyla ‘Bunların hepsini sen mi yaptın? Aferin Elçin’ demişti. Yaşın kaç olursa olsun büyüklerinin yanında hep çocuk olarak kalıyormuşsun. Bu değişmez bir kural mıdır? ‘Yeni Nesil’, ‘ Z Kuşağı’ artık ne derseniz deyin, ülkeyi yöneten, çığır açan yenilikler yapan yetişkinler olduklarında da bizim minnaklarımız olarak mı kalacaklar? 5 milyar yıllık bir dünyada yaşıyoruz. Hepimizin ayrı hayatları, sevdikleri, gelecek hayalleri, geçmiş anıları var. Yazacak olsak, Cem Karaca’nın dediği gibi “Buradan köye yol olur”. Onun için gelelim işin özüne.

          Çocuklar, ergenler, yetişkinler için yazılmış beni memnun eden çalışmalarla buluşmaktan her zaman çok mutlu oluyorum. Buradan selam olsun Kevser Ruhi’ye! Yolunun açık olmasını, başarılı çalışmalarının devamını teşekkürlerimi göndererek diliyorum. İlk anne kokusuyla tanışmış bireyleri ‘Çiçek Kokulu Kitaplar’ başlığı altında topladığı gençlik hikayelerini sunarak yeni kokular için keşfe çıkartıyor. Elimdeki kitabı, on iki öyküden oluşan ilk basımı 2 Haziran 2011’de yapılmış ‘Renkli Türkçe Sinemaskop’. (Aslında bu kitaba ulaşmam da kuşaklar arası farkın iki kuşaklık zaman diliminde nasıl uçuruma dönüştüğünü gösteren başlı başına bir hikaye olur.)
        Her hikayede çocukluk anılarıma daldım gittim. Tam o günlerimi yad edecekken Hale Nurol’a ait kapak çizimi, diğer hikayeleri okumam için beni içine çekti. Kitap adını ilk hikayesinin adından alıyor. ‘Renkli Türkçe Sinemaskop’. İki gencin yıllar sonra çocukluklarının geçtiği kasabayı ziyarete gelmesiyle başlıyor. Hikaye içinde; başarıyla bugüne gelmiş gençlerin içindeki capcanlı duran eskiye özlemi, dostluğu, güveni barındırıyor. Her hikayesinde aklıma düşen anlamlı cümleleri var Kevser Ruhi’nin.
        Renkli Türkçe Sinemaskop’tan; “Her çocuğun yaşı büyük ama içine haylaz bir çocuk kaçmış dostu olmalı bence.”, Sokakta Top Oynayan Çocuklar’dan; “Bu bir öykü değildir. Ricadır. Öykünün içine sızmış, öyküden bağımsız bir ricadır. Sokakta top oynayan bütün çocuklara duyurulur! Şehit Rahmi İlkokulun’dan “Adı üstünde çocuktuk. Oyuna aç tarafımızı doyurmak kolay değildi.”, Ninem’den; “Üretmediğimiz hiçbir şeyi tüketmezdik.” Her biri düşündürdü, güldürdü, sevindirdi, umutlandırdı.  Sadece biri beni kızdırdı. Bazı kişilerin ilkokulu yıkıp yerine çarşı yapma fikri! Rant kavgası eskiden de vardı, halen de var olmaya devam edecek gibi görünüyor.

          Zaman sürekli akıyor. Sanki biraz da hızlı akıyor. Günü geceye, haftaları aylara, ayları senelere devirip tüketiyoruz. Z Kuşağı derken etrafımızda Alfa Kuşağı çocukları doğmaya başladı bile. Fantastik, bilim kurgu, macera kitapları ile fazlasıyla ilgili Z Kuşağı bireyleri “Baby Boomers Kuşağı döneminde yaşananları merak edip okurlar mı bilemiyorum. Bence okusalar şahane olur. Geçmişini bilmeyenlerin geleceği olmazmış.

 

 

 

Sayfa : 6