...
Başlık : KADINLAR DA VARDIR
Yazar : Aslı Zorba

Erendiz Atasü’nün “Kadınlar da Vardır” isimli kitabı, anlattığı kadın hikayeleriyle 1982 yılında Akademi Kitabevi Öykü Ödülü’nü kazanmış bir eser. Sekiz farklı öykünün anlatıldığı kitapta ortak payda kadınlar. Kimi ev hanımı, kimi memur, kimi doktor, kimiyse hizmetçi. Hepsi de toplumun kendilerine belirlediği çizgilerde var olmaya çalışan, toplumsal ödevlerini başarıyla yerine getirirken de yaşamakta oldukları hayatları sorgulayan bireyler.

Yaşları, eğitim durumları, aile hayatları ve ekonomik gelirleri birbirinden çok farklı olan bu kadınlar aslında ortak bir noktada, hayatta biraz daha fazla söz sahibi olma, haklarını arama, aşklarını doya doya yaşama ve ezilmeme çabalarında, birleşiyorlar. Annelik ve evlilik gibi kavramların özellikle sorgulandığı öykülerde, vasıfları itibariyle kadınlar hangi sınıfa dahil olursa olsun, hepsinin elini kolunu bağlayan sorunlara karşı verdikleri tepkilerin aynı olduğunu görüyorsunuz.

Atasü kitabın ilk öyküsü Bir Tren Yolculuğu ile okuyucuyu kitaba çekmeyi başarıyor. Öyküde kendi parasını kazanan ve trenle Avrupa seyahatine çıkan iki arkadaş Gülseren ve Ayla anlatılıyor. Bu iki kadının karşılaştıkları olaylar ve insanlar karşısında, ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da düşünce olarak özgürlüklerine kavuşamadıklarını; bilinçlerine toplumca işlenmiş olan “kadın olmak” duygusunun etkilerinin kolay kolay silinemeyecek güçte olduğunu görüyorsunuz. Ve aklınıza tek bir soru geliyor? “Kadınların yaşamda tek başlarına var olmaları bu kadar zor mu?”

Kitaba ismini veren öykü “Kadınlar da Vardır” kitapta anlatılmak istenilen duygunun özeti niteliğinde. Hayatının son demlerinde olan beş çocuk sahibi Servet rahim kanseri olduğunu öğreniyor. Tedavi göreceği hastanede özel odaya yatırılan kadın, yalnız kalınca hayatını sorgulamaya başlıyor. Çocuklarla, ev işleriyle, torunlarla geçirdiği ömründe, kendi için hiçbir şey yapmadığını farkeden Servet, hastaneden çıkınca bambaşka bir insan olmaya karar veriyor. Yeni Servet’in ilk isteği de başka hastalarla kalacağı çok yataklı bir odaya geçmek oluyor. Kocası ve çocukları bu isteğine bir anlam veremese de isteği yerine getiriyorlar. Bu isteğinde doktoru Gülşen Hanım’ın etkisi büyük.

Kendi annesini de rahim kanserinden kaybeden; çalışan bir kadın olmasına rağmen iki çocuğunun ve evinin tüm sorumluluğunu yüklenmiş olan ve duygusal anlamda biten evliliğini görmemezlikten gelen Gülşen’in durumu aslında Servet Hanım’dan farklı değil. Bu nedenle Servette bir anlamda kendini gören Gülşen, aralarında geçen bir diyalogda “Azıcık da kendiniz için yaşayın. Sizde varsınız bu dünyada öyle değil mi? Dünya, o kadar büyük ve o kadar güzel, aynı zamanda öylesine çirkin ki, onu tanımadan yaşamak kendinize ve dünyaya büyük haksızlık. Bundan böyle evinizin ve ailenizin duvarlarıyla sınırlamayın kendinizi.” diyor. Daha sonra Servet’in oda değiştirme isteğindeki kararlılığı ona umut verse de ailesinin yanına dönme zamanı gelince hastasının eski haline döndüğünü görmesi de çabasının beyhude olduğunu gösteriyor. Yani su dönüp dolaşıp yine aynı yatağa akıyor.

Kitapta kadınların hangi yaş ve çevreden olursa olsun benzer durumlar içinde kalmaları tüm öyküleri ucundan kıyısından birbirine bağlayan en önemli faktör. Servet Hanım’dan Fitnat Hanım’a; Gülseren’den Kadriye’ye bütün kadınların mücadelesi aynı: Ayakta kalmak ve ben de buradayım diyebilmek. Anlaşılan o ki Atasü kitabında kadınlara, hayata ve şartlara karşı aslında ne kadar dirençli olduklarını göstermek; onlara güçlerini hatırlatmak ve hep aynı kalırlarsa aynı kaderi yaşayacak kuşaklar meydana getireceklerini anlatmak istemiş. Kitabın ilk basımının 1983 yılında yapıldığını ve günümüzde dahi kadınların benzer sorunlarla mücadele ettiğini düşününce, yazarın geleceğe ne kadar güçlü bir ışık tuttuğunu görmemek imkansız.

 

KAYNAK:
Erendiz Atasü, "KADINLAR DA VARDIR" , Can yayınları3016

Sayfa : 7