...
Başlık : “Her Şey Öyle Yazılmayı Bekliyordu İşte”Baran Ethem, Evlerimiz Poyraza Bakar Doğan Kitap Yayınları, İstanbul, 2009, s.39.
Yazar : Filiz Bilgin

Ethem Baran’ın “Evlerimiz Poyraza Bakar” adlı öykü kitabının ilk öyküsü “Foto Şeyda”nın daha ilk satırlarında okuyucuyu anlatı dünyasına  çağıran  öykü anlatıcısı  “Adı bana hiç de yabancı gelmeyen bir yazarın “Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı” adlı kitabından “İşlengi”  başlıklı öyküyü okuyordum:” cümlesiyle metnin bir kurmaca olduğunu Ethem Baran’ın    “Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı”  isimli  kitabından söz ettiği de göz önünde bulundurduğunda   hemen hissediliyor. Ayrıca, ‘‘kahraman-anlatıcı’’  inandırıcılık üstünlüğü ile  okuyucuyu hemen öykünün içine çekiyor.

Anlatıcı, varlığını hemen her öyküde göstererek anlatılanın  kurmacasına tamamen kapılıp gitmesini engelliyor okurun. “Bir Kuru Hayal” öyküsünde olduğu gibi kimi zaman öykünün sonunda “Bunları size anlatıyorum ya... Buradayım işte…” diyerek, kimi zaman “Niyet Etti Kadir Efendi” öyküsünde olduğu gibi metnin orta yerinde  “Hadi sen işine bak, farzını kıl, ben seni anlatmaya devam ederim bu arada,” diyerek anlatıcı varlığını hep duyumsatıyor.

Ethem Baran, genel olarak öykülerinde, anlatıcısını değiştirerek, aynı öyküde birden fazla kahramanın aktarımına yer veriyor.   “Bozulmayan Yazı” adlı  öyküde anlatıcı; “Mahir Usta gibi, asıl hikâyeyi anlatırken sözü en heyecanlı yerinde kesip başka bir hikâyeye atlayarak insanları şaşırtmayı; olanlar ya da olacaklar hakkında onları uyanık olmaya çağırarak hayat dersleri vermeyi; sonra tam da herkes asıl hikâyeyi unutmaya başlamışken kaldığım yere dönmeyi, yani hikâyenin yapısını bozmadan anlatabilmeyi çok ama çok isterdim,” diyor. Yazar, Mahir Usta’nın ağzından aktarılan bu isteği hem aynı öyküde hem başka öykülerde anlatıcıyı değiştirerek  ustalıkla okuyucuya örneklemiş.

 “Evlerimiz Poyraza Bakar” adlı öykü kitabı on iki öyküden  ama on ikiden çok daha fazla izlekten oluşmakta. İçiçe geçmiş izleklerin yanı sıra “Bir Kuru Hayal” öyküsündeki “Derde düştüm dermanını aradım/ Derdimin dermanı yar imiş meğer/Yari arar iken yardan ıradım/Yardan ayrı kalmak ya dost ya dost/Zor imiş meğer, zor imiş meğer/” gibi türkülerle veya “Bozulmayan Yazı” öyküsündeki  Zülkarneyn’in masalı gibi masallar ve mesellerle  öyküler zenginleştirilmiş.

Yazar  bir söyleşisinde “Sinema yönetmeni gibi, elime kalemi aldığımda önce sahneyi kurmaya çalışıyorum. Yani o sahneyi okurun ilk cümleden o sahnenin içerisine girmesini, nerede, hangi mevsimde, nasıl bir mekanda olduğunu anlamasını kurgulamaya çalışıyorum,” diyor. Yazarın atmosfer yaratmaya verdiği önem tüm öykülerde gözleniyor. Okuyucuyu anı, olayı, kişiyi yaşıyormuşcasına içine alıyor. “Çıplak Nine” öyküsünün “Mahallenin üstüne, sabah sisine benzeyen durgun bir sessizlik çöktüğünde, beze yapan, yufka açan, sacta ekmek eviren kadınlarla, tandırlığın eşiğinde, annelerinin yapacağı maydanozlu çökelekli bükmelerini bekleyen kedi bakışlı çocuklar ve zincir veya sürtünmekten koptu kopacak iplerle bağlı oldukları ağaçların dibindeki yalaklardan dillerini hiç çekmeden su içen köpekler de zamanın artık akmadığını anlamışcasına havada dolaşan bu sessizliğe baktılar.” cümlesi okuyucuyu köye ve o köydeki olaya hemen götürürken “Kendine Dönen Yüz” öyküsünde “Vapura ilk bindiğimde, Yenicami, Mısır Çarşısı, kımıl kımıl kaynayan, ne yiyip içtiklerini, nasıl doyduklarını merak ettiğim baş döndürücü kalabalık, bütün Eminönü, bütün İstanbul yerinden oynuyor, ağır ağır yükseliyor, yükseliyor, sonra iniyordu, midem ağzıma geliyor, içim bulanıyor, başım dönüyordu, gözlerimi kapatıyordum.”… “Bu kez öyle olmadı. Yenicami, kurşuni bir zamanın içine gömülmüş, güvercin gölgelerinin altında serinliyor; martılar, bazen kahkahaya, bazen ağlamaya benzeyen çığlıklarını, görünmeyen dalgaların sırtında yaylanıp duran kayıklarda satılan balık ekmekleri iştahla ısıran kalabalıkların üzerine dökülüyordu, ama bütün İstanbul yüzlerce yılın olanca ağırlığıyla yerli yerinde duruyordu, hafif hafif sallanan bizdik.” cümleleriyle yazar okuyucuya çevreyi anlatırken, o çevreye bakan karakterin iç dünyasındaki çalkantıları da hissettiriyor. İnsanların, doğa betimlemeleri ve doğanın canlı anlatımı ile bütünleştirerek anlatılması  atmosfer yaratmakta bu derece başarının sırlarından olmalı.

  Kitapta yer alan ‘‘Niyet Etti Kadir Efendi” adlı öykü, iç monolog ve anlatı zamanı teknikleri açısından ayrı bir güzellikte. İkindi namazını kılan Kadir Efendi’nin ağzından bir namaz süresi içinde anlatılan öykü, kahramanın okuduğu dualarla ritmik bir durum  alıyor. Konuşma dili, terimler ve simgeler, benzetmeler ile kitap boyunca hissedilen dile hakimiyet burada da görülüyor. Oldukça uzun cümleleri sıklıkla kullanan yazar, aynı zamanda Kadir Efendi’nin karısının ölümü karşısındaki durumunu anlattığı “Karısı öldüğünde, göklerin ipi kopup da üstüne düştüğünü sanmıştı.” cümlesinde olduğu gibi kısacık ama bir o kadar da yoğun cümlelere de yer verir.

           Ethem Baran’ın, Neşet Ertaş’ın   yaşamından esinlenerek kaleme aldığı “Söylerim Sözüm Almıyor” öyküsünde anlatıcı “Yazar sözü yalan değildir. Her ne kadar herkesin bildiğini, o, kendine göre, kendi bildiğince anlatsa da, herkes kendi bildiği anlatılıyormuş gibi sahip çıkar söylenenlere” der. “Evlerimiz Poyraza Bakar” öykü kitabını okuyanlar, çocuktan yaşlıya, yazardan çalgıcıya, kentliden köylüye, kadından erkeğe, kısaca hayatın içinden her hangi bir kişiye rastlıyabileceği eşşiz benzetmelerle dolu öykülerde,   kurgunun öyküsünü de okuyarak, içten ve sahici bir sesin varlığını hissederek, ara  sıra “Bir insanı gördüğünüz yer, onun, gideceğim deyip de geldiği yer değil midir? Durduğu yerde duran insan gitmeyi düşünüyorsa zaten orada değildir, onu göremezsiniz.” gibi cümlelere rastladığında durup düşünerek, kurgunun gerçekliğine kapılıp  “kendi bildiği anlatılıyormuş gibi sahip çıkar söylenenlere.”

Kaynaklar:

 Baran Ethem, Evlerimiz Poyraza Bakar  Doğan Kitap Yayınları, İstanbul, 2009.

 HASSAN Bahman Sidiq Hassan, Ethem Baran’ın Hikâyeleri Üzerine Bir İnceleme, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı (Yeni Türk Edebiyatı)Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016

https://www.trt2.com.tr/edebiyat/karalama-defteri-dogan-hizlan/dogan-hizlan-ile-karalama-defteri-or-ethem-baran-or-28-bolum-124914

 

 

 

 

Sayfa : 7