...
Başlık : BIÇAK SIRTI ÖYKÜLER (cimcik öyküler)
Yazar : Serdar Koç

SİYAH DELME (*)

-Bak hele, Huriye halamın verdiği siyah delmem nerede?
(Seksen sene önce ölmüştü Huriye halası, dört yaşındayken…)
-Çocuklar nereye sakladınız, Mehri’nin delmesini geri verin hadi!
Ah! artık bir daha geri gelmeyecek olan, masalsı çocukluğu. Annesi, babası, gardaşları…
Uçsuz bucaksız Geldingen Ovası, Yeşilırmak boyları. Kayabaşı…

(*) Delme: Yelek

İRİS

Derinöz deresi kıyısında doğmuş olabilirdim, dağın yamacında, Tersakan çayına, oradan Yeşilırmağa…
Geldingen ovasının verandasında doğdum; çekerek ırmağının tokat ırmağı ile buluşup da Yeşilırmak olduğu çatalda; Kayabaşı’nda, oradan yine Yeşilırmağa… Irmak yâreni.
Teamülden, kütükte Eymir köyü yazsa da, anneannemle dedemin kâgir evinde;
Saatlerce süren bir akşamüstü, hangi günün ikindisi ey ana!
Yeşilırmak boylarında geçti çocukluğum, elma bahçelerinde...
Yüzyıllar yılı çocuktum, dağ bayır dolanıp durdum…
Aşk hırkasına büründüm, sevgilime göründüm, birlikte yola revan…
 

HAYAL MEYAL

Henüz, en küçüğümüz kız kardeşimiz doğmamış, onun bir büyüğü erkek kardeşim yaşına yeni basmış; köy enstitülü delikanlı babam, iki büyük oğlunu bir örnek giydirip kuşatmış, tutmuş elimizden bayram törenine götürüyor. Kirada oturduğumuz evden çarşı aşağı, erkenyazın bir kuşluk vakti…

Odunculukla geçinen dağlık Vermiş Köyü’nden bir amca, ihtiyar eşeğinin iki yanına çuvallarla mangal kömürünü sarmış, düşmüş Amasya sokaklarına, üç beş kuruşu doğrultup, günün rızkını kurtarma derdinde. Selamlaşmışlar. Nasırlı elinin tersiyle alnında biriken teri silip, kardeşimle bana şöyle bir bakmış, sonra dönüp kahırlanmış babama; “Hay oğul!” demiş; soluklanıp:
“Hay oğul, bunların hamları pek tatlı oluyor da olmuşları çok acı…”
Sonra yürüyüp gitmiş, Kuba Camii’nden aşağıya, sesinde kırgın bir ömrün yansısı… Yaşanmışlığın kederli vakarıyla…
Yarım asır geçmişti aradan bu anıyı babamla paylaştığımızda, Acıbadem’deki evde.
Annem hayattaydı henüz.
Yine aynı ilkyaz esintisi…
Hayal meyal.

Sayfa : 12